Mega kentler, toplu konut projeleri, on binlerce kişinin konut ihtiyacının karşılanacağı uydu kentler gibi kavramları 80’lerin sonundan beri sıkça duyuyoruz.

Pekiyi bu şehirler doğru planlanıyor mu? Hak ettiğimiz yaşam standartlarına kavuşabiliyor muyuz?
Isı yalıtımı bağlamında mega kentler yeterince verimli özelliklere sahip mi?
Yapıların ısı yalıtımı uygulamaları yeterli ve verimli mi?

Yeni yasa ile yapıların inşası sırasında denetimler yapılmakta ve ısı yalıtımı faktörleri değerlendirilmektedir. Ancak bu durum projenin verimli bir ısı yalıtımı özelliğine sahip olduğunu garanti etmez. Zira mantolama gibi uygulamalar esnasında kullanılan materyalin değerlendirilmesi haricen yapılırken, hiç bir sorunla karşılaşılmayabilir ve enerji sınıfı A seviyesinde tespit edilebilir. Oysa kullanılan materyal kalitesinden, işçiliğe kadar bir çok faktör; yalıtımın niteliklerine etki ediyor olduğundan, sonuç beklenen şekilde ortaya çıkamayabilir. Bu durumda, kanunun fonksiyonu ortadan kalkacaktır. Sonuç olarak binlerce liralık ek yalıtım maliyeti boşa harcanmış olur ki, bu örneğine az rastlanan bir durum değildir. Bu sorunun ortadan kalkabilmesi için, üstlenici müteahhit firmadan, son kullanıcıya kadar her seviyedeki vatandaşın bilinçli olması ve ısı yalıtımının neden önemli olduğunu doğru biçimde kavraması gereklidir. Proje Bazında Uygulamalar Elbette yapıların inşa esnasında ısı yalıtım özelliklerinin belirlenmesi ve projelendirilerek inşaata dahil edilmesi en doğru yöntemdir.

Elbette bu safhada da yalıtım uzmanı alt üstlenicilere ihtiyaç olacaktır. Örneğin biz Alsem Yapı olarak, bir çok projede etkin biçimde yalıtım uygulamaları gerçekleştiriyoruz ki, bu projelerin bir kısmı yeni inşaatlar olurken, büyük bir kısmı, restore edilen eski yapılar olmaktadır.